Uzun süredir dişe dokunur birşey yazmıyordum. Yakın zamanda İtalya’ya gitme fırsatım oldu. Bu yazıda, Roma’yı kendi penceremden paylaşacağım. Roma’yı eski ve yeni Roma olarak kafamda ikiye arıyorum. Hem yenisini hem de eskisi hayranlık uyandırıyor.
Yeni Roma
Yeni Roma aslında eski Roma’dan geriye kalan herşeyden ibaret. Roma imparatorluğundan geri tahminimden fazla şey kalmış. Sadece binalarla yada kalıntılarla kısıtlı değil geriye kalanlar. Eski Roma, mimari bir kültür ve sanat eserlerindeki ruh olarak kendinden sonraki her döneme yansımış. Roma’da hemen hemen gördüğüm bütün binalar eski Roma’nın izlerini taşıyor. Sıradan bir bina sanki hiç yok. Hepsinde ince bir nakış güzel bir kabartma var. Özellikle heykeller dikkatimi çekti. Sanki dünyanın bütün heykeltraşları Roma’nın her bir köşesine heykeller yapmış.
Eski Roma
Eski Roma görkemli imparatorluğun ta kendisi. İmparatorluğun benim adıma en önemli noktası sadece verimli araziler üzerine kurulması. Roma İmparatorluğu haritasına baktığınızda bütün akdenize hakim olduğunu görürsünüz. Bu hakimiyet Roma’ya yansımış. İhtişam ve varlık Roma’nın her yerinde kendisini hissettirmiş. Roman forumu gezdiğimde fazlasıyla zengin bir medeniyet olduğunu çok kolaylıkla anlaşılıyor.
Yazımı kısa ve öz bitiriyorum. Roma’ya tekrar tekrar gitmek istiyorum. Umarım bir sonraki gidişimde Roma İmparatorluğu hakkında daha fazla bilgi edinebilirim. Gezmeyi seven herkesin hayatında bir defa da olsa Roma’ya gitmesini kesinlikle öneririm. Ben 3 günlüğüne gitme firsatı buldum. Ancak bir ay dahi geçirilebilecek kültürel zenginlik var.
“Yazımı fazla uzatmak istemiyorum” demişsin de hocam bildiğin yazı yazmamışsın tanıtım bülteni gibi 😀
Doğru 😀 Düzelttim.